16 Kasım 2017 Perşembe

Batman'in psikolojisi

Batman veya Yarasa Adam ilk defa 1939’ un Mayıs ayında Detective Comics'in 27. sayısında çizilen bir çizgi roman süper kahramanıdır. İlk yaratıldığı zamandan bu yana Batman en çok bilinen süper kahramanlardan biri olmuştur. "The Dark Knight" (Kara Şövalye), "The Caped Crusader" (Pelerinli Haçlı) ve "Worlds Greatest Dedective" (Dünyanın En İyi Dedektifi) olarak ve hazırlıkla herkesi yenen vigilante (kanunsuz?) olarak bilinir. Halk arasında en meşhur sözü "Because I'm Batman" (Çünkü Ben Batman'im!) dir.
Batman'in gizli kimliği milyarder sanayici, playboy ve hayırsever olan Bruce Wayne'dir. Yarasa kostümü giymesinin nedeni, Bruce küçük bir çocukken bir kuyuya düşer , kapalı alanlardan ve yarasadan korkar. Bu kuyuda korkularıyla yüzleşir ve bu korkusunun üstesinden gelmeyi öğrenir. Kuyudan çıkarıldığında ise babası ona “Ne için düşeriz? Tekrar Kalkmak için.” der.  Zengin bir doktor olan ve çok iyi bir insan olarak gördüğü  babasına olan hayranlığından dolayı hayatı boyunca bu söz onun için büyük bir önem taşır.  Bu olayın ardından  Henüz çocukken sinema çıkışı ailesinin öldürülmesine şahit olan Wayne’nin tüm hayatı bu olaydan sonra değişir. Bu fazlasıyla travmatik bir olaydır. Gözlerinin önünde anne babası öldürülen bu çocuk artık her suçluyu potansiyel bir katil olarak görmeye başlayacak ve tek amacı başka çocukların aynı olayı yaşamamasını sağlamak olacaktır. Sinema çıkışı bir hırsızın anne ve babasının kolye parasını almak için onları öldürmeleri Bruce’u hayatını sehrini yozlaşmadan kurtarmaya ve suçlularla savaşmaya adamaya yöneltecektir. Pek çok çeşitli alanlarda kendini eğittikten sonra yarasa temalı kostüm ve ekipmanları ile suça karşı savaşa başlar. Diğer süper kahramanlar gibi süper güçleri yoktur, zekası ve dedektiflik yeteneğini, şirketi sayesinde bilim, teknoloji ve kişisel serveti ile destekleyerek savaşını sürdürür.
Batman kendi gibi olan ve Robinler olarak adlandırılan çocuklara baba figürü olur. Çünkü o da yalnızlık ve öksüzlük duygusunu yaşamıştır. “Ailede ölüm” adlı hikayede Robinlerden biri Joker tarafından kaçırılır ve öldürülür. Batman kendini suçlu hisseder. “my partner, my soldier, my fault.” Çünkü bu olaydan önce bir gün Jokeri öldürme şansı olduğu halde öldürmemiştir. Batman adam öldürmez bu da en belirgin özelliklerinden biridir. “Adalet intikam değildir.” Sözünü bunun için söylemiştir. Bu olaylardan sonra Robinin ölmediği anlaşılır. Robin Jokeri öldürmek ister ama Batman buna karşı çıkar, öldürmeye her zaman karşıdır fakat bir yandan da Robinleri tehlikeye soktuğu için bunun suçluluk duygusunu hep yaşar.
Batman’ın her zaman bir planı vardır. Bütün arkadaşlarını nasıl durduracağını bilir. Mesela Superman onun arkadaşıdır ama her hangi bir anlaşmazlık anında onu nasıl durdurabileceği hep planlanmıştır. O bir takıntı hastasıdır. Her zaman her şeyi kontrol altında tutmak ve buna emin olmak ister. Onun için baba figürü çok eskiden beri yanlarında çalışan Alfred’dir. Önemli bir nokta da birçok kahraman kendi kimliğini kullanıp kahraman kimliğini gerektiğinde kullanırken. Batman sadece planlarını yapmak ve yaptığı planlardan saklanmak için Bruce Wayne’ı kullanır.
 Alfred bir gün Batman’e seni bir gün bir kafede sevdiğin kadınla otururken görmek istiyorum der. Çünkü normal ve çok sıradan olan bu olay kostümünü giyip , her gün suçlularla (birçoğu akıl hastası) savaşan, ölümden dönen ve sürekli yaralanan Batman için  olağandışı bir olaydır. Alfred de artık onun mutlu olmasını ister. Alfred, baba gibi, dost gibi, bilgili ve yol gösterici bir karakterdir. Tek isteği batmanın sevdiği kişiyle beraber Gotham'dan ayrılıp tehlikeli hayatını bırakmasıdır ki bu isteği gerçekleşir ama bunu bırakmasında Robinlerden birinin ölmesinin payı olduğu düşünülmektedir. Çünkü onlara tam olarak düşüncelerini aşılayamadığını düşünür. Batman her zaman “Sen bir katili öldürdüğünde dünyadaki katil sayısı yine aynı kalır ”der. Öldürmeyi reddeder o suçla savaşmaya takıntılı biridir. O hep bir kargaşa içindedir. Kahraman olduğunu kabul etmez, öyle ki bir polis ona  “Sen bir kahramansın.” dediğinde  Batman’ın cevabı ise “ asıl kahraman annesi ve babası ölmüş bir çocuğa montunu veren polistir” bu cümlesinde de bu olayların hepsini ailesiyle yaşadığı o korkunç olaydan sonra meydana geldiğini ve herkesin onun gibi olabileceğini ifade eder.  Yaşadığı travma onu Batman yapmıştır.
 Bunlara ek olara Batman’ın birçok  psikolojik rahatsızlığa sahip olduğu düşünülmektedir.  Bunlar; Obsesif Kompulsif Bozuklukobsesif (obsessive) takıntılı, kompulsif (compulsive) ise zorlayıcı demektir. Özetle bazı saplantılı düşüncelerden kurtulmak için, bir takım zorlayıcı hareketlerde bulunmak ve bunları kronik bir şekilde, sürekli tekrarlamaktır. Batman’in takıntılı düşüncesi “suçla savaş”tır. Zorlayıcı hareket olarak kendini geliştirmeye, antrenmana, ekipman geliştirmeye ve araştırmaya yapmaya devam eder. Post-Travmatik (Travma Sonrası) Stres Bozukluğu, Tüm diğer bozuklukların ilki ve tetikleyicisi. Yaşanan şiddetli bir olay sonucunda, bu olay öncesindeki yaşam kalitesine ve psikolojik sürekliliğe ulaşılamamasıdır. Travma anı sıklıkla rüyalarda ve hayallerde canlandırılır, hasta travma yaratan olayı tekrarının yaşanmasından çok şiddetli bir şekilde kaçınır (hatta olayı tekrarlama şansı çok düşük olan ihtimalleri bile sürekli göz önünde bulundurur, akla gelmeyecek şekilde onlardan kaçınacak yöntemler uygulayabilir). Batman’in durumunda bu söz konusu travma zaten çok barizdir; küçük bir çocukken anne ve babasının gözünün önünde öldürülmesi. Bu travmanın, babası önemli bir şahıs olan çocuklarda daha yoğun yaşandığı bilinen bir gerçek. Söz konusu travmanın tekrarlanmaması için saatler, aylar ve yıllar süren aralıksız çalışmalar yapılıyor. Tek amacı kendinin ve/veya başka çocukların aynı olayın tekrarını yaşamamalarıdır. Dikkatli okuyucu/izleyiciler, Batman’in neredeyse hiç gülmediği gerçeğini de fark edeceklerdir. Bu da majör depresyonun var olduğu ancak semptomlarının ciddi bir şekilde bastırıldığının iyi bir örneğidir. Çoklu kişilikte ise en sık tekrarlanan ikinci bir şahsiyet oluşturulması ve bireyin kişiliğinin bastırılmış parçalarının özellikle bu ikinci şahsiyet üzerinde ortaya çıkması şeklinde görülür. Batman’in rahatsızlığı ileri seviyededir. 
Sıklıkla söylediğimiz üzere kendisinin esas şahsiyeti olan Bruce Wayne zamanla çözülmüş ve Batman esas şahsiyet haline gelmiştir. Bu bir süreçtir, yıllar içinde ilerleme göstermiş, Bruce Wayne gittikçe silikleşmeye başlamıştır. Karakteri daha ilerlemiş yaşlarda gösteren çizgi roman ve filmlerde Bruce Wayne’in daha az belirgin olmaya başladığı ve neredeyse 7/24 Batman olarak yaşamını sürdürdüğüne şahit oluruz. Hatta bir çizgiroman hikayesinde doğruluk kementine dokunan her karaktere gerçek kimliği sorulur. Herkes gerçek adını söylerken karakterimiz kendisini Batman olarak açıklar.
O yakın çevresinin bildiği kişi değildir artık. O anne babasının adını koyduğu kişi değildir. Bruce Wayne kimliği sadece formalitedir. O yaşadığı travma ile, korkular ile farklı bir kimliğe geçmiştir. Bir dönüşüm geçirmiştir. Bu dönüşümün farkındadır.

-Mehmet Ali Özdilekler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Asfalt

Bilmem kaç sene oldu  Zaman geldi geçti  Beraber çokça geçtiğimiz o toprak yola  Asfalt bile döküldü  Kim bilir bu yeni yolda kaç kuş öldü ...